Kasım 22, 2012

TOSCANA-BOLOGNA EYL,11



Bir film seyrettim .' Under the Tuscan Sun ' Diane Lane'in başrolünde oynadığı.Film İtalya'nın Toscana bölgesi'ndeki Cortona kasabasında geçiyor.İşte bu filmle birlikte Cortona beni çarptı diyebilirim.İtalya'ya defalarca daha gidebilirim,çok seviyorum.Ama bu filmi seyredince işte burada yaşamak çok isterdim, dedim.Dolayısıyla Cortona'ya gidip görmem şart oldu.Toskana planları yapıldı.Gezimize Bologna'dan başlayıp Milano'da sonlandırmaya karar verdik.Eğer zamanımız yeterse ki yetti daha önce yaptığımız İtalya göller bölgesi turumuza sığdıramadığımız Maggiore Gölü'ne de gideceğiz.





TOSKANA..Her mevsim farklı bir güzellikte yaşanıyor bu bölgede.Floransa,Toskana'nın en büyük kenti. Meşhur Pisa Kulesi' de bu bölge içinde.En çok bilinen yer Siena ama diğer küçük kasabalar  Toskana ruhunu daha çok yansıtıyor,onun kadar turistik olmadıklarından olsa gerek. Toskana bölgesi, sunduğu manzaralar ve halkının sanata düşkünlüğüyle biliniyor.Selvi ağaçları,üzüm bağları,ayçiçekleri,zeytinlikler ve toskana tarzı evler ilk aklımıza gelen görüntüler.




Toskana'da Agriturismo denen çiftliklerde konaklama çok yaygın.Biz konaklayamadık ama tatil sonunda eğer Toskana turuna çıkıyorsan mutlaka agriturismoda kalmalısın dedik.Buralar zeytinyağı,şarap ve peynir üretimi yapan,kendi hazırladıkları sebze ağırlıklı yemekleri sunan ve konaklama imkanı veren çiftlikler.







BOLOGNA
Bologna, kırmızı çatılı,şirin İtalyan kenti.Otele yerleştikten sonra ilk olarak ana meydan Piazza Maggiore'ye kendimizi attık.Meydanın ortasında Fontana Di Nettuno-Neptün çeşmesi.,çeşmenin solunda Palazzo Del Podesta (kemerleri harika) ve San Petronio Bazilikası.

:)
PİAZZA MAGGİORE
Biz bu meydanda yapılacak en keyifli şeyi yaptık.Merdivenlere oturup mini etek ve topuklu ayakkabılarıyla ellerinde sigara, köpeklerini gezdiren hatunları,fotograf çekme telaşındaki turistleri ,onlara bakıp eğlenen bizim gibi yerlere serilmiş, gençleri seyrettik.Avrupa'nın yaşayan en eski üniversitesi bu şehirde.O kadar yorgunduk ki merdivenlerde uyumamak için kendimizi zor tuttuk.
Biraz daha gezelim tabana kuvvet diyerek daracık arka sokaklara attık kendimizi.Rengarenk meyvelerini dizmiş manavlar, görsel şölen sunan bizi adeta kendine doğru çeken şarküteriler.Çeşit o kadar fazla ki içeriye girince neye saldıracağını şaşırıyorsun.Tezgahtarlar bu durumdan hiç rahatsız olmuyorlar merak etmeyin bir o kadar rahat, sıcakkanlı ve davetkarlar.
Ayrıca dikiş makinasıyla anında havluya,terliğe,kemere isim işleyen dükkanlar da  bize çok ilginç geldi.Daha önce görmemiştim.



FONTANA Dİ NETTUNO
Eğik kuleler Torre Degli Asinelli (uzun olan) ve Torre Degli Garisenda (kısa olan) yı da gördükten sonra bu kadar gelmişken kulelerin altındaki dondurmacı Galeteria Gianni'den birer dondurma yemek lazım.
EĞİK KULELER


ŞEHRİN KEMERLERİ

VENEDİK PENCERESİ:))





Bologna'nın altından kanallar geçiyor.Via Piella 18 no'daki küçük pencereden bakınca Venedik'teymiş gibi hissediyorsun.Oldukça komik bir deneyim oldu.Venedik penceresi:)
Kentin enteresan ve kendine özgü havası kemerlerinden geliyor.Kötü hava şartlarından korunmak amacıyla yapılmış.
Ristorante Diana Piazza Maggiore yakınlarında,Bologna'nın en eski ve en iyi restaurantlarından biri.Bologna'nın zengin mutfağını mutlaka tatmak gerek.Rezervasyon şart.
Bologna Hotel Atlantic oda kahvaltı euro 98

MONTEPULCİANO

VİNO NOBİLE Dİ MONTEPULCİANO
Bologna'dan  Montepulciano'yo geçtik.Deniz seviyesinden 605 m.yükseğe kurulmuş.Toskana'nın en yüksek kasabalarından biri.Burası Vino Nobile Di Montepulciano şaraplarının merkezi.Kasabaya girişte demir kapı tokmakları ,ziller, kulplar satan çok enteresan bir dükkan var.Kaçırmayın derim.


MONTEPULCİANO
CAFFE POLİZİANO
Caffe Poliziano, 1858 'den beri kasabada.Kasaba kadar ünlü.Eğer öğle yemeği alacaksan terasta oturabiliyorsun aksi takdirde içeridesin.Ama bizim gibi şansın yaver giderse sadece iki masası olan küçücük balkonda yer kapabilirsin.:).Pastalar enfes görünüyordu ama biz buraya kadar gelmişken tabiki Vino Nobile içmeyi tercih ettik.Manzara güzel,şarap harika.
Bu güzel moladan sonra yola devam sırada Pienza var.
MONTEPULCİANO

PİENZA
Orta Toskana'daki Montepulciano ve Montalcino arasındaki ortaçağ kasabalarından biri.Val d'Orcia- Orcia Vadisi'nin göbeğinde.Vadi muhteşem silüetiyle gözkamaştırıcı.Pienza ,Rönesans döneminde Papa II.Pius tarafından tamamen yeniden yaptırılmış.Papa aynı zamanda doğduğu yer olan Pienza'yı örnek bir rönesans kasabası yapmaya çalışmış.Duomo ve hemen yanındaki saray Palazzo Piccolomini kasabanın görülecek yerleri.Sarayın avlusundan Monte Amiata'nın sık ormanlarla kaplı manzarası görülebilir.
Bütün yol boyunca Trattoria da Fiorella'da yiyeceğimiz pici - bir çeşit ev yapımı kalın spagett - yi düşünürken 14h30 'da kapandığını siesta vakti olduğunu öğrenip hayal kırıklığına uğradık.
Pienza aynı zamanda pecorino peyniri ile ünlü.Biraz ağır kokulu bir çeşit koyun peyniri.Kasabadaki  peynircilerden tadabilir ve alabilirsiniz.



PİENZA:))


PİENZA


TRATTORİA LA FİORELLA
PECORİNO
MONTALCİNO
Brunello şaraplarının merkezi.Tıpkı diğer kasabalara benziyor. Meydandaki 1888 yılından kalma Caffe Fiaschetterria'da  birer kahve içtik.Akşamüzeri,kasaba sakinleri meydanda sohbette.Enotecalardan Brunello tadıp alabilirsiniz.Biraz mola verdikten sonra asıl durak Cortona:))))

MONTALCİNO
CORTONA
İşte tatilimizin ana çıkış noktasındayız.Hiç yanılmamışım,çok etkilendim.Cortona ,Toscana'nın en eski kasabalarından biri.Hiç bozulmadan bütün tarihi güzelliğiyle kasabayı korumuşlar.Roberto Benigni'nin o muhteşem filmi La Vita e Bella'da burada çekilmiş.Ana meydandaki , Palazzo Comunale'nin merdivenleri akşamüstü oyalanmak için ideal.Diğer bir meydan da bulunan Duomo'nun ise kapısı görülmeye değer.Via Janelli isimli kısacık sokaktaki evler ortaçağdan kalma,evlerin özelliğiyse güçlü iskelelerin üzerindeki çıkmaları.Cortona'daki  bütün ara sokaklara girin, evlerin özellikle  kapılarının fotoğrafını çekin ki bu güzelliği dönüşte hiç unutmayın ,akşamüstü meydandaki merdivenlere oturup bağıra çağıra sohbet eden kentin yaşlılarını seyredin,sanat galerilerini hiç atlamayın,leziz yemekleriyle Trattoria La Grotta 'nın veya Ristorante İl Pino 'nun keyfini  çıkartın,günbatımını ise kaçırmayın.Biz burada bir gece muhteşem bir otelde konakladık.Hotel Villa Marsili.Odalar bu ortaçağ kasabasıyla uyumlu güzellikte,çalışanlar çok sempatik ve ilgili,ikramlar baştan çıkartıcıydı.Bizim için tatilin sebebi olan Cortona tatilin de anlamı oldu.Hotel Villa Marsili oda kahvaltı euro 130.


CORTONA'DA AKŞAM




PALAZZO COMUNALE

SİENA
Şehrin kalbi, yelpazeye benzetilen Piazza del Campo.Burada tarihte palio at yarışları yapılırmış.Halen heryıl temmuz ayında düzenlenen geleneksel palio yarışları İtalya'nın en ünlü festivallerinden biri.Bu dönemde meydan mahşeri kalabalık oluyormuş.Ben fotoğraflarını gördüm binlerce insan Campo meydanına doluşmuş. Siena, şimdiye kadar gezdiğimiz tüm kasabalardan çok daha büyük ve gösterişli bir kent.Campo meydanında herkes yerlere yatmış vaziyette.Kimi uyuyor,kimi yemek yiyor kimiyse kitap okuyor,güneşleniyor.Bizde ortama uyduk, yayıldık birgüzel ve etrafı seyre daldık.Meydanın yukarısında heykellerle süslü çeşme, Fonte Gaia yeralıyor.Tüm heybetiyle Palazzo Pubblico,belediye sarayı ve kulesi Torre del Mangia da meydanda.102 metrelik çan kulesi İtalya'nın 2.en yüksek kulesi.Tepesine 505 basamakla çıkılıyor,tabi çıkabilirsen.Mermer cephesiyle Duomo başka bir meydanda bizi karşılıyor.İtalyanın da en görkemli katedrallerinden.17 bölgeye ayrılmış olan kentin herbir bölgesini temsil eden hayvan sembolü var.
Osterria Le Logge 'de zorda olsa yer bulup yemek yiyebildik.İngilizce menuleri yok,garson yardımcı oluyor seçiminizde.Öğlen yemeğinin üzerine meydandaki caffelerden birine oturup kalabalığı seyrettik ve çok sert bir likör olan grappa içtik.Bol zencefil ve tarçınlı Toskana'ya has bir tat olan badem ezmesi ricciarelli tattık tabiki.
Buraya kadar gelip de Cafe Nannini'de ayaküstü espresso içmemek çok ayıp olur doğrusu.Meşhur bademli kurabiyeleri cantucci den bir kutu yolluk alıp yola devam.
Siena... dar sokaklar,ortaçağdan kalma evler,birbirinden güzel kapı tokmakları,pencereler,panjurlar.....
FONTE GAİA
PİAZZA DEL CAMPO
DUOMO
RİCCİARELLİ 

SİENA
BÖLGEYİ TEMSİL EDEN HAYVAN FİGÜRÜ























SAN GİMİGNANO
Ortaçağ'da Roma'ya  giden hacılar bu kasabada mola verirmiş.Daha sonra haç rotası değişmiş ve nüfusu yarıya inmiş.Kalanlar kasabayı gerçekten  iyi korumuşlar.Şu an tam bir ortaçağ kasabası görünümüde olan San Gimignano turizm ve şarap üretimi sayesinde gelişmiş.Kentin siluetinde uzun kuleler dikkat çekiyor.Orjinalinde 76 adet olan kulelerden geriye sadece 14 tane kalmış.Bu penceresiz kuleler sahiplerinin servetini ve gücünü temsil edermiş.Torre Grossa'nın tepesinden görülen manzara çok hoş özellikle gün batımında.Ana meydan Piazza del Duomo'da yeralan Palazzo Vecchio del Podesta'nın kulesi Torre della Rognosa ise kasabanın en eskisidir.Via San Matteo ve Via San Giovanni  şarap ve diğer bölgesel ürünlerin satıldığı kalabalık sokaklar.Piezza della Cisterna'da 13.ve 14.yüzyıldan kalma palazzolarla çevrili. Ortasında 13.yüzyıldan kalma meşhur kuyu var.Kuyu civarı herzaman kalabalık.Palazzo del Popolo belediye sarayı ise bir diğer görülecek yer.Bir gece San Gimignano'da kaldık.Otelimiz kasabaya 3 km uzaklıkta üzüm bağları içinde Hotel Pescille.oda+kahvaltı euro 91.
Toskana olduğumuzu bu üzüm bağları arasında hissettik.Aslında agriturismolarda kalmak gerek.
SAN GİMİGNANO































Ristorante Il Pino,Restaurant çok sevimli ve sıcak bir ortam.Yan masamızda oturan İtalyanların yediklerinden gözümüzü alamadık.İşi biliyorlardı fakat onlara uysak mide fesatı geçirirdik.
Önden Toskana'nın en meşhur yemeklerinden, bir çeşit yoğun sebze çorbası Ribollita,sonrasında pici, spagettiden biraz daha kalın makarna,caprice salatası ki yediğim en leziz mozerellaydı.Fasulye çok yaygın bu mutfakta,yemeklerde ve salatalarda çok kullanıyorlar.Birde şarküteri tabaklarından bahsetmeden geçemeyeceğim ve de ravioli.




PİSA
İtalya sembollerinden biri olan Pisa Kulesi'nin bulunduğu Batı Toscana'daki şehir.Pisa Kulesi Campo Dei Miracoli ( Mucizeler Alanı )  nin yeşilliklerinde tüm ihtişamıyla eğik bir şekilde sizi karşılar.Bu meydanda kuleyle beraber vaftizhane,mezarlık ve duomo'da bulunmakta.Kalabalığı takip ederseniz meydana çıkarsınız. Herkes Pisa Kulesi'ni fon yaparak enteresan fotoğraf çektirmek derdinde.İnsanlar şekilden şekile giriyor,kimi Pisa Kulesi'ni itiyormuş gibi yapıp fotoğraf çekmeye çalışıyor,çeşitli açılar ayarlıyor,kimi sırtına almış, kimiyse ayaklarıyla itermiş gibi yapıyor.Bir sürü turistik acaiplik, garabet.Bizde birkaç fotograf çalışması yaptıktan hemen sonra acilen buradan kaçıyoruz.


CAMPO DEİ MİRACOLİ




















VİAREGGİO

Lüks yatların yanısıra balıkçı teknelerinin de demirlendiği limanıyla, sakin bir liman kenti.Bizim için buranın önemi başka.Tüm tatil boyunca belki de şimdiye kadar yediğimiz en güzel yemeklerden birini burada yedik.Buraya sadece La Darsena Trattoria'da yemek yemek için bile tekrar gelirim.Deniz ürünleri spagetti ki hayatımda böyle lezzetlisini yemedim,midyeli spagetti ve günün balığını tattık.Bu bölgeye yolunuz düşerse günün balığını Liguria tarzı yani odun ateşinde ağır ağır patates ve renkli biberler eşliğinde pişirmelerini isteyin.


Toskana' ya gitmişken...

*Antipasto tabağı ye,Chianti Classico iç.
*Agriturismo'da konakla
*Cortona'da gün batımını kaçırma
*Viareggio La Darsena Trattoria'da Liguria tarzı pişmiş günün balığını ye,
*Şarap tadımlarına katıl
*Bol bol peynir ye,gelirken bavulunu Chianti Classico,Brunello ve Vino Nobile di Montepulciano şaraplarıyla doldur,
*Viareggio yakınlarındaki Pietrasanta ve Fonte Dei Marmi ,İtalyan zenginlerin sayfiye yeri, geziye eklenebilir.
*Pisa yakınlarındaki Lucca gezilebilir.Bizim zamanımız yetmedi ama bir bisiklet kiralayıp gezmek eğlenceli olurdu.Toskana'nın en düz kenti ...
*Araba kiralayacaksınız mümkün olan en küçük arabayı kiralayın.Park sorunu var.Arabalar surların dışına bırakılıyor.İçeriye sadece orada yaşayanlar girebiliyor.
*Bu tura Toskana'nın en büyük şehri Floransa'yı da mutlaka dahil etmek gerek.Biz daha önce gittiğimiz için bu sefer pas geçtik.
*Dario Cecchini İtalya'nın en meşhur kasabı.Bistecca alla Fiorentina yemek gerek.Panzano in Chianti'de.Floransa'ya 40 km.uzakta.
*Ortaçağ kasabalarında fazla zaman geçirince insan biraz deniz görmek istiyor.En azından bize öyle oldu.Turunuzu deniz kenarı batı Toskana kasabalarıyla biterebilirsiniz.
*Biz Toskana turu sonrası göller bölgesi yaptık.Daha önce gidemediğimiz Maggiore Gölü ve Lugano Gölü .Çok da iyi oldu.Ama daha doğru olan program tura Livorno 'dan Liguria bölgesine doğru devam etmek Daha önce yazmıştım o bölgeyi.Benim İtalya'da en çok sevdiğim bölge.Ordan Milano'da tur sonlandırılabilir.
Kısaca...
İtalya benim olsun kainat sizin:)








Nisan 14, 2012

ENDÜLÜS,MAY 11


Endülüs, Andalucia ( ispanyolca ) , Andalu ( arapça ) ...
8 şehirden oluşuyor.Granada,Cordoba,Malaga,Sevilla,Jaen,Almeria,Huelva ve Cadiz.Hepsini gezmeye çalışsak da arada atladıklarımız veya durmadan geçtiklerimiz de oldu.İspanya başka bir Avrupa, Endülüs ise başka bir İspanya.Bölgenin hem İspanyol hem de Arap kültürüyle karışmış kendine özgü bir hali var.Endülüslülerin, Katalanlarla araları pek iyi değil.Endülüslüler, Katalanlara göre  köylü,maganda ve cahiller.İslam dönemine ait bir tepki aslında bu durum.Endülüs'te hayat yavaş ve basit.Keyifli Endülüs turumuzun başlangıç ve bitiş durağı Madrid.Madrid'i ayrıca yazacağım.İşte rotamız.
ENDÜLÜS-ANDALUCIA-ANDALU
1. Gün 
Madrid-Granada        427 km
Granada-Salobrena     65 km
Salobrena-Malaga       90 km
2.Gün
Malaga-Torremolinos 17 km
Torremolinos-Marbella 60 km
Marbella-Ronda 60 km
Marbella-Gibraltar 72 km
Gibraltar-Tarifa 48 km
Tarifa-Cadiz 106 km
3.Gün
Cadiz-Jerez De La Frontera 35 km
Jerez De La Frontera-Arcos De La Frontera 32 km
Arcos De La Frontera-Sevilla 85 km
4.Gün
Sevilla-Cordoba 144 km
Cordoba-Madrid 390 km
                                                       
GÜNEY İSPANYA
İspanyol kıyıları Costa Brava'dan Costa La Luz'a kadar uzanır ve heryıl milyonlarca kişi ziyaret eder.Endülüs turumuzda tercihimiz sahil şeridiydi.Rotamızı buna dayanarak belirledik.
COSTA TROPİCAL-Granada'nın sahil şeridi olarak da adlandırılır.(Costa de Granada). Al,Sal and Big Mo.Yani Almunecar,Salobrena ve Motril başlıca yerleşim bölgeleri.
COSTA TROPİCAL
Salobrena'da tinto keyfi:)
  • Almunecar, İspanyol yazlıkçıların bölgesi.Turistik olarak bişey yok.
  • Motril, turizm az nüfus çok.
  • Salobrena,beyaz badanalı evlerle süslü şirin sahil beldesi.Costa Tropical'ın incisi olarak adlandırılsa da pek de incilik bi durum yok.Tepede Moorish Castle var.Salobrena'da mola ve yola devam.Bu bölgenin yöresel içeceği Tinto'yu denedik.Tadı Sangria'ya benziyor.Kırmızı şarap ve gazoz karışımı gibi,oldukça tatlıydı.2 tinto,2 kahve euro 7.Çok ucuz.:)


    COSTA DEL SOL-Coast of the sun.Costa Tropical ile Costa de la Luz'un arasındaki sahil şeridi.Malaga'ya bağlı.Malaga,Marbella,Torremolinos,Nerja,Fuengirola bölgedeki duraklarımız.
    COSTA DEL SOL

    TORREMOLİNOS
    • Nerja,küçük ,sessiz sakin balıkçı kasabası.Balcon de Europa'da sarp kayalıkların tepesinden deniz manzarasını seyretmek gerek.Cueva da Nerja,merkeze        4 km uzaklıkta yeralan mağara.Vaktiniz varsa gidilebilir.
    • Fuengirola,Costa Del Sol'ün en gelişmiş beldesi.Zenginlerin yazlık tercihi.Çok da enteresan bir yer değil.Durmaya gerek yok.
    • Torremolinos off çok kabus bir yer.Zamanın da güzelmiş ama çok eskimiş,virane olmuş.Tam bir beton yığını.Zengin Kuzey Avrupalılar talan edip bırakmış.Malaga'ya çok yakın ve daha ucuz olduğundan turlar genelde burada konaklıyor.Palmiye ağaçlı upuzun kumsal,sonsuz sayıda dökük yazlık ev ve deniz kenarındaki kömürde sardalya yapan salaş balıkçılar aklımda kalan görüntü.
    • Marbella,Puerto Banus Güney İspanya'nın St.Tropez'i.İspanya güney sahili denilince aklımıza gelen yer.Liman,lüks arabalar,tekneler,şık baylar bayanlar.Fakat burası da çok demode kalmış.Yine de adı yeter Marbella'nın.Marina'da bir mola verip bişeyler içmek lazım.2 bira 2 kahve euro 13.Barlar,tekneler,restaurantlar ve pahalı butikleriyle Marbella şüphe götürmez ki İspanya güney sahilinin en pahalı noktası.
    MARBELLA
    MALAGA 
    • Malaga,Veee en güzelini en sona sakladım,bayıldık biz buraya.Costa Del Sol'ün bir numarası oybirliğiyle Picasso'nun şehri olan Malaga seçildi.Endülüs'ün Akdeniz'deki en gelişmiş liman kenti.Biz de Allahtan burada kalmayı tercih etmişiz.Otelimiz Barcelo Malaga.Gecelik euro 69. Şiddetle tavsiye edilir.Buraya giderseniz bizim içinde otelin lobisine kaydırakla inin.:) Malaga,çok sevimli ve şık.Akşam deniz kenarında balık yemek istedik ama asıl keyifli yer oldcitydeki tapasçılar.Tapas ve bir sürahi sangria 4 kişi euro 40.Ne yediniz derseniz kalamar tava,seafood salad,morina balığı ki enfesti,mücvere benzeyen deniz ürünleri içeren kızartma,karides güveç,patatesli harçla doldurulup kızartılmış midye kabuğu, patatese bayılıyo bu millet.Hepsi çok lezzetliydi.Malaga'da Antonio Banderas'a da rastlamak mümkün,eğer restaurantına giderseniz.Gelmişken Banderas'ı da görseydik fena olmazdı:)




    COSTA DE LA LUZ -Işık Sahili.Bu adı kristal parlaklığındaki gökyüzünden almış.İspanya'nın Cebelitarık'tan Portekiz'e kadar uzanan sahili.Komşusu Costa Del Sol'e göre daha az turistik ve entellektüel.
    COSTA DE LA LUZ
    • Gibraltar,Cebeli Tarık.Adını Arap komutan Tarık bin Ziyad'tan almış.Cebelitarıklılar, kendi istekleriyle İngiliz sömürgesi olmuşlar.Burası Birleşik Krallık toprakları altında yeralıyor.Dolayısıyla İngiliz vizen yoksa giremiyorsun.Biz schengenimizle zorladık ama olmadı, giriş yapamadık.La Linea,İspanya sınırındaki yerleşim bölgesi,leş biryer.Buradan gümrükten geçerek Cebelitarık'a giriyorsun. Arabayı İspanya tarafında La Linea'da bırakıp yürüyerek sınırdan geçmek en mantıklısı.Çünkü çıkışta gümrük kuyruğu olabiliyor.Sınırı geçtikten sonra otobüslerle Cebelitarık merkeze rahatlıkla ulaşılabiliyor.La Linea'da arabayı sokağa bırakmak çok tekin değil,zaten otoparklar da ucuz,risk almaya değmez.Cebelitarık alışveriş hevesimiz kursağımızda kaldı.Yola devam.

    • CEBELİTARIK GÜMRÜK GİRİŞ
    • Tarifa,Avrupa'nın rüzgar sörfü başkenti.Afrika sadece 13 km.uzakta.İspanya'nın Afrika'ya uzanan burnu.Akdeniz'in Atlantik Okyanusu'yla birleştiği yer.Dolayısıyla rüzgar hiç eksilmiyor.10 km uzunluğunda sahili var.Gece hayatı çok hareketliymiş.
    • Cadiz,Batı Avrupa'nın en eski şehirlerinden, İspanya'nın başlıca liman şehri.Korunmalı yer demekmiş adının anlamı.Çok umutlarla gittiğim ama hayal kırıklığıyla döndüğüm yer.Plaza de la Catedral,merkezde yeralan tamamlanması 116 yıl süren altın kubbeli katedral.Kulesinden Cadiz'i seyretmek istersen euro 4 vereceksin.La Playa de la Caleta oldcity yakınlarındaki meşhur plaj.Cadiz denince aklınıza gelen fotoğraf.James Bond filmlerinden Die Another Day'in bir bölümü de bu sahilde çekilmiş.Sahil iki eski kale olan Castillo de Santa Catalina ve Castillo de San Sebastian arasında konumlanmış.Günbatımında çok keyifli konserler oluyormuş.Bir diğer önemli plajı aynı zamanda bizim otelin de yeraldığı Playa Victoria.Mutlaka buradan günbatımını seyretmek gerekiyormuş.Söylenen o ki günbatımında gökyüzü pembenin tüm tonlarını alıyormuş.Ben bizzat bu tonları göremedim ama çeşitli fotolarda görmüştüm.Gerçekten çok fotografik Atlantik Okyanusu görüntüleriydi.Hava muhalefetinden dolayı manzaradan mahrum kaldık,aslına bakarsanız Cadiz'den mahrum kaldık.Aynı zamanda tatil olması nedeniyle şehir tam bir ölü şehir.Cadiz 18.yy en önemli liman kenti olduğundan körfeze giren çıkan gemileri gözetlemek için 160'dan fazla gözetleme kulesi inşa edilmiş.Bunlardan en ünlüsü de Torre Tavira.Buraya kadar gelmişken çıkmak lazım.İçeride Camara Obscura denen projektör var.Cadiz görüntüleri bunun yardımıyla duvara yansıtılıyor ortaya da turistler için eğlenceli bir aktivite çıkıyor. Giriş euro 4.Otelimiz Playa Victoria Hotel.Herhalde 20 yıl öncenin en iyisiymiş ama Güney İspanya sahilinin genelinde olduğu gibi burası da eskimiş ve hiç tadilat görmemiş.Odamız muhteşem Playa Victoria ve Atlantic Okyanusu manzaralı , suit gecelik euro 65.Günü kurtaran akşam yemeği oldu.Cadiz'in en iyi tapasçısı Las Flores'de kendimize tam bir ziyafet çektik.Karnımız doydu keyfimiz yerine geldi.Yediklerimize gelince Sübye kızartma,morina balığı,kroket,ahtapot salatası,seafood salad,patates salatası 6 bira 4 kişi hesap euro 33 şaka gibiydi.
    PLAYA VİCTORİA'DAKİ OTELİMİZ
    CADİZ
    RONDA Tajo Boğazının üstünde,150 m.yükseklikteki bir kayalığa tutunmuş, muhteşem panaromik görüntü sunan yerleşim bölgesi.Deniz seviyesinden yüksekliği 750 metre.Biz Marbella'ya çok yakın olduğundan Marbella ile birleştirdik gezimizi.Yol aslında 60 km ama devamlı tırmandığın için uzun sürüyor.3 köprü var şehirde.Puente Romano-Roman Bridge,Puente Viejo-Old Bridge ve Puente Nuevo-New Bridge.Puente Nuevo yeni şehirle eski şehri birbirine bağlayan köprü ve en hareketlisi.Plaza de Toros de Ronda, en eski arenalardan biridir.Puente Nuevo'nun yanındaki paradordan Tajo kanyonunun görüntüsü ürpertici,soluk kesici.Mutlaka fotograf çekin.Hava da güneş, yok fotograflarım kötü çıkıyor diye moralim bozuk.Point of viewun karşısında jamoncu var adam nefis sandviç yapıyor aklınızda olsun. Serrano jamon ve manchego peynirli çıtır baget ekmeğe kocaman sandviç, hepsini yedim:) Havanın üzüntüsünü yaşayarak ayrıldık bu güzel yerden.Ernest Hemingway ve Orson Welles'in yaz tatillerinin bir kısmını burada geçirdikleri söylenir.:)
    RONDA

    JEREZ DE LA FRONTERA-Cadiz'e bağlı bir yerleşim bölgesi.Cadiz'den sonraki durağımız.Sherry ve atlarıyla meşhur.Bodega yani şarap evlerinde şarap tadımlarına katılabilir,üzüm bağlarında gezebilirsiniz.En ünlüleri Tio Pepe ve Gonzales Byass.Belli saatler arasında sherry turları düzenleniyor.Kişi başı 15 euro.Yaklaşık 2 saat sürdüğü için vaktimiz yetmedi.Ama biraz araştırma yaptım .Jerez sherry türleri hakkında.Fino en serti,Manzanilla finonun daha hafifi,Amontillado finodan daha dark ,Oloroso alkol seviyesi en yüksek olan ve Cream tatlı olan.Atlara gelince,Andalucia Kraliyet Okulu atları her salı-perşembe binicilik gösterisi yapar.Mayıs ayında da festival olur ki atlar rengarenk süslenerek törene katılır.

    JEREZ DE LA FRONTERA
    ARCOS DE LA FRONTERA
    ARCOS DE LA FRONTERA De la Fronterayla biten yerler islam medeniyetleri zamanında ''sınırdaki yerler'' demekmiş.Endülüs'ün en güzel manzaralarını Malaga ve Cadiz arasındaki dağlarda yeralan beyaz badanalı köyler yani Pueblos Blancos sunar.Bu köylerin çoğu yamaçlara kurulmuştur.Daracık yollar ve bembeyaz evler,manzara da cabası.Geçitlerden aracınızın geçip geçmeyeceği şüpheli.Tam kılıkılına arabamızı geçirdiğimizi hatırlıyorum.İnşallah araba buraya sıkışıp kalmaz diye düşünürken önünden geçen araba o yoldan geçebiliyorsa sende cesaretlenip takip ediyorsun. Arcos De la Frontera , Pueblos Blancoslardan en ünlüsü.Grazalema ve Zahara de la Sierra 'ya ise biz uğramadık.Vakti olan gezebilir.Şirin yerler.Yamaçtan manzara görüntülerini anlatmama gerek yok sanırım.Ama burada benim aklımda kalan gerçekten daracık ve bembeyaz sokakları oldu.Biz Jerez De La Frontera'dan Arcos De La Frontera'ya oradan da Sevilla'ya devam ettik.Arcos'a geldikten sonra devamında Grazalema,Ronda ve Zahara yapılabilir..Biz  Ronda'yı Marbella ile birleştirip gitmiştik.

    PUEBLOS BLANCOS
    GRANADA (Gırnata) Nar demekmiş.Şeklinden dolayı almış bu adı.
    ALHAMBRA 
    • Granada demek Alhambra Sarayı demek.Kırmızı Saray. Adamakıllı gezmek isterseniz 2 gün yetmez.Biletlerinizi mutlaka internetten almalısınız yoksa gittiğinizde bilet bulamazsınız.www.alhambratickets.com
    • Alcaiceria-Araplardan kalma ipek çarşısı.Bizim kapalıçarşı gibi.
    • Katedralin çevresindeki ara sokakları gez,tapasçılarda karnını doyur.Gazpacho iç.Bir çeşit soğuk domates çorbası.
    • La Madrasa-Eski islam Üniversitesi'nin ön cephesi fotolanmaya değer.
    • Albaycin dar sokaklarında gez.Tepedeki Mirador de San Nicolas'a çık.Günbatımına  denk getirirsen manzara harika olur.Buradan Alhambra'yı fotolayın.
    • Aromalı arap çaylarını tadın.
    • Sierra Nevadanın arka fonda yarattığı muhteşem güzelliği es geçme.

    GENERALIFE ALHAMBRA
    CORDOBA ( Kurtuba) İslam medeniyetinin başkentliğini yapmış ,birçok filozof yetiştirmiş şehir.
    • La Mezquita ,Büyük Cami. Kısmen katedral olarak kullanılıp müze olarak yeniden yapılansa da o hala cami.
    • Alcazar'ın muhteşem bahçesi,Sevilla'dakini gezeceksen gezmenin anlamı yok.
    • Museo Julio Romero de Torres,Plaza del Porto'da .Cordobalı ressam Torres'in morenalarını yani esmer hatunlarını keşfetmek istersen.
    • Calleja de las Flores, Çiçekler Sokağı . Bölgenin en popüler ve güzel sokağı.Buradan arkanı dön ve katedrali çan kulesiyle beraber fotola.
    • Dar sokaklar,beyaz evler,avlular.Evlerin avluları çok renkli.Nisan-Haziran döneminde en güzel avlulu ev yarışması yapılıyor.Patio yani avlu yazan yerleri gezip turizm ofisinden form alıp oylama yapabiliyorsun.
    • Plaza de la Corredera, Madrid Plaza Mayor'un kötü hali.
    • Barrio de la Juderia,yahudi mahallesi, eski Cordoba'nın tam göbeğindedir.14.yüzyıla ait sinagog gezilebilir.Hareketli bir bölge.
    • ROMERO DE TORRES'iN MORENASI
      LA MEZQUITA


      EL CORDOBES
    • 'Ağlama Angelita bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın...' der Cordobes ablasına hayatının en önemli mücadelesi için arenaya çıkarken.Dominique Lapierre ,Yasımı Tutacaksın adlı kitabında.Buraya kadar gelmişken El Cordobes Cordobalı diye anılan meşhur boğa güreşçisi Manuel Benitez'i anmadan olmaz,Dalida, El Cordobes için söylemişti, Seni beklerim öptüğün yerdeeee.türkçe aranjmanı.
    LAS FLORES'DEN ÇAN KULESİ
    PATİO

    CORDOBA


    En çok rağbet gören turistik eşya, deri çantalar.Pek de albenisi yok ben hakkımı şapkadan yana kullandım:) 

    EVLERİN AVLULARI
    SEVİLLA( Betis)
    Geldik çingene güzeli Carmen'in keyif dolu kenti Sevilla'ya.Bazıları  "Madrid İspanya'nın,Sevilla dünyanın başkentidir " der.Daracık labirent sokaklarından, minicik avlularından neşe taşan yahudi bölgesi Santa Cruz ve flamenko ezgileriyle dolu çingeneler bölgesi Triana (Betis ).Sokaklarda gezerken sıkça karşılaştığımız  Reja denilen demir parmaklıklı pencereler , Santa Cruz evlerinin sembolü. Santa Cruz ; rejalı,saksıda çiçekli evleriyle,fıskıyeli avlularıyla,birbirinden güzel cafeleriyle çok estetik,romantik,özel bir yer.Triana ise eğlencenin kalbi,flamenkonun doğduğu yer .Birçok flamenko bar ve restaurant var.Buradaki tapas barların manzarası altın kule ve katedral olduğundan daha keyifli.Otelimiz merkezin dışında.Hotel Vertice Aljarafe oda euro 63...

    LA GİRALDA
    Endülüs de hayat çok yavaş.Koşturmaca yok.Her şeyin tadını çıkara çıkara,zevkine vara vara yaşıyorsun.Adımların bile yavaşlıyor burada.Adeta salınarak geziniyorsun.Eski kent sınırları içinde yeralan bölge yaya bölgesi ilan edilmiş.Daha da salınıyorsun.Araba mı geliyor otobüs mü diye arkanı kollamadan.Bu bölgenin aynı zamanda gümüşleri meşhur.O yüzden çok gümüşçü var.
    • Santa Maria Katedrali,Sevilla Katedrali, Avrupa'nın en büyük katedrallerinden biri.Roma'daki San Pietro ve Londra'daki San Paulo'dan sonra geliyor.Kristof Kolomb'da bu katedralin içinde yatar.Hemen önünden fayton turu yapılıyor.
    • La Giralda: Katedralin ünlü çan kulesi.Şimdi Santa Maria Katedrali olan eski caminin minaresiymiş.Adını tepesindeki kadın figürlü rüzgar gülünden alıyor.Rüzgar gülü inancı ve şehri temsil ediyor.Giralda'nın tepesine , herbiri yaklaşık 10 adım olan 35 rampayı tırmanarak çıkabiliyorsun.Panaromik Sevilla görüntüsü için ideal.euro 7.Sevilla'da bütün yollar Giralda'ya çıkıyor.Daracık sokaklar arasında mı kayboldunuz,yolunuz bir şekilde mutlaka buraya çıkıyor.Enteresan...
    AKŞAM TORRE DEL ORO
    • Torre del Oro: Altın kule.Sevilla'nın sembollerinden.Kimilerine göre Amerika'dan getirilen altınların saklandığı yer olduğundan kimilerine göreyse vaktinde dış cephesi altınla kaplı olduğundan adı Altın Kule.Ama daha gerçekçi olan,eskiden şehrin içlerine kadar girebilen gemileri kollayan gözcü kulesinin gün batımında aldığı altın sarısı renginden dolayı Altın Kule olarak anılması galiba...
    • Hotel Alfonso: 1929'da tarihinin en kötü evresinden geçen İspanya,eski sömürgelerini biraraya getirmek için bir fuar düzenler.İşte fuara katılan kalburüstü konukları ağırlamak için yapılmış bu şatafatlı otel.Kral XIII.Alfonso'nun da adını almış. Öğleden sonra bir içki için uğranması gereken bir yer.Yok bizi içki kesmez konaklamamız lazım dersen gecelik euro 300 'yu gözden çıkartman gerek.
    HOTEL ALFONSO
    • Plaza de Espana:Kentin oksijen yüklü parklarından biri olan Maria Luisa Parkı'ndadır.1929 yılındaki fuarda İspanya Krallığını temsilen yapılmış.Her iki tarafından ikiz kulelerin yükseldiği,ortası fıskiyeli devasa bir avlu burası.Çok da keyifli.Küçücük bir gölet var sandal kiralayıp gezebiliyorsun.1 saat 5 euro.Çocuklar içinde , avlu etrafında eşek turları var.Avluyu çevreleyen binaların üzeri ,İspanya'nın tüm bölge ve kentlerinin çizimlerini içeren çinilerle kaplı.Hemen yanıbaşında Plaza de America,yani Amerika Meydanı var.Etrafta bol bol seyyar satıcılar da var.En güzel yelpazeler burada haberiniz olsun.Tabi orjinal el boyaması olanları kastetmiyorum.Turistik olanlar.:)
    PLAZA DE ESPANA

    EŞEK TURU:)
    • Alcazar:Hemen katedralin arkasında.Giriş euro 7.Bu nasıl büyüleyici bir bahçe böyle.Kokudan başınız dönüyor.Çiçekler,gökyüzüne ulaşmış ağaçlar,tavuskuşları,balıklar...Beni bırakın burada biraz dinleneyim.Şöyle bir uzanıp temiz havayı soluyayım.Arabistanlı Lawrence'ın da bazı sahneleri burada çekilmiş.Santa Cruz turlarından sonra kısa bir mola için ideal.Mudejar yani Endülüs'e özgü mimari tarzının en önemli anıtı.Mutlaka gezin.
    ALCAZAR

    • Plaza de Toros: Boğa güreşleri arenası.Boğalar meydanı. Aslında Malaga'nın dağ köyü olan Ronda'da doğan boğa güreşi ,Sevilla 'da geliştirilmiş.İspanya'nın her bölgesinde olduğu gibi burada da boğa güreşleri  futbolla başabaş yarışmaya devam ediyor.Seyredersiniz seyretmezsiniz o sizin kararınız ama Sevilla'daki boğa güreşleri en iyilerinden.
    • Museo del Baile Flamenco,Flamenko Müzesi,aynı zamanda flamenko dersi de alabiliyorsun.Flamenko dans gösterileri düzenleniyor.Adam başı euro 10, gösteri 45 dakika sürüyor.İçeride içeceğini de alabiliyorsun.Şarabını al ve seni büyüleyecek olan flamenko dans gösterisine hazırlan.Nitekim biz gösteri sonunda dağılmıştık.Özellikle dansçı Oscar'ın performansından:))) 
    • MUSEO DEL BAİLE FLAMENCO
    OSCAAAR
    OSCARDAN SONRA DAĞILMIŞ HALİMİZ


    • Feria de Seville, Feria,panayır demek.6 gün 6 gece süren flamenko festivali.Dünyada eşi benzerine rastlanmayan bir festival bu.Heryerde dans eden sevillanaslar ,süslü faytonlar,sombrerolu yakışıklı Sevillalı gençler,saçlarına çiçek kondurmuş rengarenk flamenko kıyafetleri içindeki kızlar. Festivale ayrılmış 300.000 m2'lik alan Real de Feria'da 900 adet bungalow kuruluyor.Bu bungalowları yani casitaları 1 yıl öncesinden eş dost akraba biraraya gelip ortaklaşa  kiralıyor.Festival boyunca o kiralayan gruba ait oluyor.Yiyip içip dansediyorlar içinde.Biz bu evlerin birilerine ait olduğunu biliyoduk ama çok yorgun olduğumuz için birinin içine teker teker sızdık.Yoksa kendi gruplarından olmayanları içeriye almıyorlar tabiki.O gruba ait olmadığımız kıyafetlerimizden ve şaşkın tavırlarımızdan o kadar anlaşılıyordu ki buna rağmen çok fazla huzursuzluk çıkartıp bizi atmadılar.Hem bize acıdılar hem de kafaları bayağı güzeldi.:) Biraz dinlenip bişeyler içtik.Renkli renkli lambalarla gelin gibi süslenmiş kapısından Festival alanına heryaştan yüzlerce insan oluk oluk akıyor.Genci yaşlısı bebeği,herkes de bir heyecan bir coşku. Bayram yerine gidermiş gibi özenli, şık, bakımlılar.Biz hariç hemen hemen herkes yerel kıyafetleriyle.Bu bizim gezimizin en unutulmaz anı oldu.Flamenko ziyafeti çektik.Tarihlerinizi Nisan sonu Mayıs başına denk getirip kaçırmamanız gereken bir festival bu.

    REAL DE SEVİLLA
                                                                               









      Sevilla'ya gitmişken ,,,
    ROBLES'DE KAHVE KEYFİ
    • Guadalquivir Nehri , Arapçada büyük suyolu demekmiş.Nehir boyunca yürü biraz.
    • Gitmişken Calatrava'nın mimarlık şaheseri köprüsünü gör.
    • Katedral civarındaki ara sokaklara gir, çık, keşfet.
    • Yelpazeler işportada, heryerde de turistik olmayan el boyaması olanlardan istiyorsan Casa Rubio , Calle Sierpes 56 no ya gir.Aynı zamanda orjinal Andalucia kıyafet ve şapkaları da aynı caddede bulabilirsin.
    • Santa Paula Manastırı'ndan rahibelerin yaptığı portakal reçellerinden al.
    • Boğa güreşi posteri alıp matador olarak istediğin ismi yazdır.Güzel hediyelik olur.
    • Cafe Robles Laredo'da kahve ve pasta molası ver.Bizim pasta seçmemiz epey zaman almıştı.
    • Eslava da tapas ye
    • Casa Anselma'da canlı müzik,flamenko ...Triana'da 23h00 de açılıyor ve çok kalabalık oluyor.Müziğin ritmine kapıl.
    • Hotel Alfonzo'da akşamüstü drink:)
    • El Rinconcillo, Sevilla'nın en eski barı.Kuruluş 1670.Mutlaka zaman ayırın.Bir drink de burda:)
    Festival zamanı herkes heryerde dans edebiliyor...

    Eveeeet şimdi şöyle bir toparlayalım Endülüs'ü


    TAPAS
    • Semana Santa,yani Kutsal Yortu Haftası heryıl Nisan ayında düzenleniyor.İsa ve Meryem'i temsil eden maketler tahtlar üzerinde gönüllüler tarafından taşınır.Korteje, sene boyunca prova yapan bando eşlik eder.Çok kalabalık ve pahalı bir dönem ancak enteresan.Bu coşkulu festival zamanı Endülüs'te olmak bambaşka bir Endülüs deneyimi olur diye düşünüyorum.
    • Jaen, dünyanın zeytinyağı başkenti.Jaen yolu çok keyifli,zeytin ağaçlarıyla süslü.Buraya kadar gelmişken Jaen'e bağlı ikiz kasabalar Übeda ve Baeza'da gezilebilir.
    • Siesta öğlen 14h00'de başlar aynı zamanda öğlen yemeği saati.
    • Tapas,tapas tapas çoook leziz.Yediğimiz en lezzetli tapaslardı.Tapas adı kapaktan türeme. Şarap fıçılarını örten kapakların üzerine, şaraba eşlik etsin diye konan meze demek.Özellikle Cadiz'de yemeden dönmeyin.
    • Yediğin içtiğin konaklaman çok ucuz,Marbella ve Sevilla hariç
    • Marbella Puerta Bonus'ta bişeyler iç,havayı bi soluman gerek.
    • Tatil tarihlerine dikkat !!!Tatillerde heryer kapalı oluyor.
    • Otellerin otoparkı pahalı rahatlıkla yola park edebilirsin,sorun yok
    • Manchego peyniri ye bol bol 
    • Huelva'ya gitmedik. Buradan Portekiz'e kadar uzayabilirsiniz.
    • Hız limitlerine dikkat.Bize tatil sonrası bayağı bir ceza geldi euro 400 gibi:((( Allahtan insaflılar da erken ödeyince yarısını ödüyorsun.150 euroya arabayı 1 hafta kiraladık,dönüşte 400 euro ceza geldi.Şaka gibiydi.Bir de cezayı ödeyinceye kadar perişan oluyosun bu da cabası.
    • İlker Özünlü'nün Endülüs kitabını okumadan gitmeyin derim.Endülüs'ü tanımanıza çok yardımcı olacaktır.


    SON OLARAK...
    Bana kalırsa Güney İspanya Costaları miyadını doldurmuş,şimdi sermayeden yiyor.Aklımda ve gönlümde enfazla yereden Malaga oldu.Cadiz, Güney İspanya'nın en karakteristik kenti,görülmeye değer.Marbella, yeni yapılan Çeşme Marina'nın yanında çok sönük kaldı doğrusu:)Tarifa , rüzgar sörfü zamanına denk gelirsen eğlencenin koptuğu durak.Cebelitarık konumu dolayısıyla kaydedeğer eğer vizen varsa atlamamalısın.Jerez özellikle Mayıs ayındaki  at festivali zamanı çok keyifli.Pueblos Blancoslar Endülüs'ün uğrak durakları olmalı bence.Hiç olmazsa birini görün derim.Granada,Cordoba ve Sevilla ise tartışmasız Endülüs turunuzun olmazsa olmazları.

    Endülüs'ün bence asıl olmazsa olmazı mutlaka ama mutlaka bir festivale denk getirin tatilinizi.Endülüs'ün ruhunu o zaman yaşıyorsun.!!!!!!

      KIYAFETLER EURO 400,KAFANI KOYUP BI FOTOOOO